Güncelleme:
22.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


Darbeciler Neden Hala Serbest??

78'liler Girişimi'nden Nimet Tanrıkulu ile 12 Eylül darbesi, 78’liler Girişimi, militarizm ile hesaplaşmanın önemi ve buna yönelik mücadele üzerine görüştük.


78'liler Girişimi'nin amacı nedir?
78'liler Girişimi; 70li, hatta 60lı yıllara kadar uzanan toplumsal mücadele dönemini sorgulamak, bu sorgulamayı da bu-gün ve gelecek perspektifiyle, 12 Eylül rejimi ve 12 Eylül darbecileri üzerinden gerçekleştirmek üzere kurulmuş bir hare-kettir.
Neden bir dönemi sorgulamak istiyo-ruz?
Türkiye'de cumhuriyetin modernizm dinamiği ile iyice güç kazanmış çok güç-lü bir militarist devlet kültürü söz konu-su. Bu kültür ile tarihsel bir hesaplaşma içine girilmeden yurttaşlık kültürünün ge-lişmesi mümkün değildir.
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbele-riyle de askeri erkin tartışmasız egemenliği tekrar tekrar teyit edilmiştir. Darbe-lerin, toplumun demokratikleşmesi ile sosyal ve kültürel gelişim sürecini nasıl zayıflattığı, insan hakları bilincini nasıl yaraladığı ortada. Bu darbelerin en yıkıcı olanı 12 Eylül'dür; çünkü militer kültürün, 27 Mayıs ve 12 Mart'ın tüm olumsuzluklarını sentezlemiş; toplumun geleceği üzerine karabasan gibi çökmüştür.
12 Eylül, salt dönemin muhalif sol güçlerinin tasfiyesi ile sınırlı bir darbe değildir. Aksine uluslar arası bağlantıları da olan, çok geniş çaplı ve uzun vadeli bir planın yürürlüğe girmesidir. Bu darbenin adeta toplumun sosyal genleri ile oynadığını, 80-83 yılları arasında kor-kunç bir pasifizasyon ve terör politika-sıyla toplumu suskunlar ordusuna dönüş-türdüğünü biliyoruz. Sonrasında, Özal-ANAP iktidarları da örgütsüzleştirme, yozlaştırma ve depolitizasyon siyaseti iz-lendi. Sonuçta 80 döneminde parçalanmış, sindirilmiş, değerleri alt üst edilmiş bir toplumsal yapı ile karşı karşıya kaldık.
12 Eylül, bir kavrayış ve refleks biçimi olarak tüm kurumların ve yarattığı düşünce-davranış kalıplarıyla toplumun gözeneklerine yerleşerek, süreklilik arz eden bir kimlik haline geldi. Toplum, kendisini toplum yapan değerler sisteminden koparak kolektif kimliğini kaybetmeye, bireycileşmeye ve atomize olmaya başladı. 12 Eylül bir yandan kendi kurum ve kuralları ile toplumun bünyesine nüfuz ederken, aynı zamanda da militarizmi kökleştirerek toplumun gelişmesini engellemeye başladı.
İşte topluma böylesine derinlemesine nüfuz eden 12 Eylül'le hesaplaşmadan, 12 Eylül'ün yarattığı toplumsal, siyasi, ideolojik, kültürel ve hukuksal sonuçları açığa çıkarıp tasfiye etmeden Türkiye'de demokrasi ve insan haklarına dayalı top-lumsal bir gelişmeden bahsedilemeyecektir. 78'liler Girişimi bu uyarıcı düşün-ceden hareketle örgütlendi.
Geçmişten günümüze 78'liler neler yaptı?
Başlangıçta siyasi ve toplumsal sürecin dışına atılan 78'lileri bir araya getirmeye ve hedeflerimize yönelik bir felsefe ya-ratmaya çabaladık. Darbe döneminin ağır şiddetine ve yıldırma politikalarına maruz kalmış bir kuşağın bir araya gelmesi meşakkatli bir çaba gerektiriyordu. Hareketin kendisini anlatması bile iki yıl sürdü.
Akabinde yasaklı olan kuşağımızın ka-mu ve medeni haklarını yeniden kazanması, yasak ve kısıtlamalardan kurtulma-sı için Yurttaşlık Haklarını İstiyoruz! adı altında iki buçuk yıl süren bir kam-panya yürüttük; sayısız etkinlikle 12 Ey-lül yasaklarını toplumun gündemine taşı-dık. Neticede 4 Mart 2004 tarihinde mec-liste çıkan bir yasa ile kuşağımız üzerin-deki yasaklar kaldırıldı.
Yasaklar kalkmıştı, ancak darbe huku-ku tüm kurumlarıyla devam ederken darbeciler hala özgürdü. Sıra artık darbeci-lerdeydi. Tükenmez dergisini çıkararak darbecilerin yargılanması konusunu aka-demisyenler, siyaset bilimcileri, aydınlar, yazarlar, hukukçular ve örgütlü sol ke-simlerle tartıştık. Bu tartışmalar, Anayasanın Geçici 15. Maddesi Kaldırılsın, Gerçekleri Araştırma ve Adalet Komisyonu Kurulsun kampan-yasında somutluk kazandı. Son iki yıldır onlarca etkinlikle bu kampanyamızı kamuoyunun gündemine taşımaya devam ediyoruz.
78'liler Girişimi olarak zor ve sonuç alınması sabır gerektiren bir konuda mü-cadele ettiğimizin bilincindeyiz. Ancak bu, bizim trajedimiz; toplumun çözüm bekleyen sorunu… Ve tüm zorluklarına rağmen mücadelemizi vazgeçmeden sür-dürdüğümüzde sonuç alabiliyoruz.
Altı yıl önce 78 kuşağı diye bir kuşak yoktu, ama bu gün var. Altı yıl önce top-lumun gündeminde 12 Eylül darbecile-rinin yargılanması yoktu, ama bugün toplumsal bir talep haline geldi.
78'lilerin genç kuşaklarla ilişkisi nedir?
78'liler hareketi sadece bir kuşak hare-keti değildir. Darbe kültürünün ve darbecilerin yargılanmasını amaçlayan, demokrasi ve insan haklarına dayalı bir hukuk rejimi isteyen, kısacası adalet ta-lep eden tüm kuşakların hareketidir. Dar-becilerin yargılanması sadece 78'lilere bırakılmayacak kadar zorlu ve tarihsel bir görevdir.
Darbe, genç kuşakların geleceğini de karanlığa boğdu. Dolayısıyla genç kuşaklarla bağ kuramayan, kendisini genç ku-şaklara doğru anlatamayan ve onların ka-tılımını sağlayamayan bir hareketin başa-rı şansının zayıf olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan kendi tarihi ile yüzleşeme-yen, darbecilerin yargılanmasını hedef olarak önüne koymayan bir gençlik ha-reketinin de kaderini eline alma ve geleceğini kurma şansı yoktur. Zira onlar darbenin yarattığı sosyal-kültürel ortamın içine doğdular ve bu ortamda kişiliklerini buldular. Bu ortamın da öyle sağlıklı bir kuşak yetiştirmeye elverişli olmadığı gö-rünen gerçek. Bu açıdan gençliğin 12 Ey-lül ile hesaplaşması aynı zamanda kendi sosyal kişiliğini ve normlarını belirleyen bir dönemle de hesaplaşması demek.
Ayrıntıdaki farklar bir yana aslında 78'liler ile bugünkü gençlik hareketi ara-sında bir kader birliği mevcut. 78'liler olarak yeni genç kuşaklarla buluşma çabası içindeyiz. Zaten uzun vadede bir nöbet değişimi ile vakfımızın mücadelesini ve yönetimini gençlere bırakmak gerektiğine inanıyoruz.
78'liler Girişimi'nin sözcüsü Celalettin Can, sene başında ODTÜ'de yapılan Şemdinli toplantısında "Şemdinli Susurluk'tur; Şemdinli 12 Eylül'dür!" demişti. Şimdi de Şemdinli olayının baş zanlılarından birisi Genelkurmay Başkanlığı'na getirildi. 12 Eylül ile Şemdinli arasında nasıl bir ilişki var?
Aslında Şemdinli'de bin yıllara daya-nan derin devlet hayaleti bir kez daha homurdandı. Şemdinli, Susurluk'tur; yargısız infazlar ve kayıplardır. Kürt yoksul-ları üzerinde yürütülmek istenen bir savaştır. Hukuksuzluğun egemenliğidir. Sürekli insan hakları ihlalidir. Kısacası, Şemdinli 12 Eylül'ün ta kendisidir. Türk siyasal yaşamının çetrefilli dönemlerinde, kamuoyunda derin devlet adıyla bilinen Özel Harp Dairesi, sahneye çıkarak toplumsal gidişatın yönünü belirleyen ve hiçbir şekilde yargı tarafından denetlenemeyen bazı eylemlere girişmektedir. Cumhuriyet tarihi boyunca aydınlanmayan bir çok olay var. Dersim katliamı gibi yaşanan bir çok olayla birlikte Tan Matbaası baskını, 6-7 Eylül Olayları; Maraş, Sivas, Çorum, katliamları, Nokta Operasyonları gibi onlarca örneği var tarihimizde bunun… Özel Harp Dairesi, farklı kurumsal isimler altında devlet ör-gütlenmesi içinde hep oldu. 12 Eylül'ün hazırlanmasında, bu gizli örgüt esaslı ve tayin edici bir rol aldı. 12 Eylül'den son-ra ise yeni baştan ve daha güçlü bir şe-kilde organize edildi.
Bir bakıma 12 Eylül'le hesaplaşmak; onun gizli çekirdeği Özel Harp Dairesi ile de hesaplaşmaktır. Bu tarih açığa çıkarılmadığı sürece Türkiye daha çok Susurluklar, Şemdinliler yaşayacaktır. Şem-dinli dosyasında adı geçen Yaşar Büyükanıt'ın, daha Genelkurmay Başkanı Hi-mi Özkök'ün görev süresi bile dolmadan alelacele Genelkurmay Başkanlığı'na atanması, Türkiye'deki hakim devlet anlayışının halen hangi bilinç sularında gezindiğini gösteren tarihsel bir ironidir. Şemdinli dosyasında Yaşar Büyükanıt'ın ismine yer veren savcının görevden el çektirilmesi ise askeri vesayetin, yargı ve hukuku da belirlediğini göstermesi açısından üzerinde çok tartışılması gereken önemli bir vakadır. Daha yürünecek çok yol var yani…
12 Eylül'ün 26. Yılında 78'liler etkinlikleri hakkında bilgi verir misiniz?
12 Eylül'ün 26. yılı vesilesiyle 8-24 Eylül tarihleri arasında 12 Eylül'ün 26. yılında, Yargılayalım… Asmayalım… Besleyelim… isimli bir kampanya düzenliyoruz. Sergiler, film gösterimleri, atölye çalışmaları, yürüyüş, konser, basın toplantıları, gazete-radyo ve TV söyleşileri, stantlar, çadır ve toplantılar dizisinden oluşan geniş ve zengin içerikli bir kampanya bu...
Kimi teknik sorunlar bir yana, tüm çalışmalarımız tamamlanma aşamasına geldi. 12 Eylül'ün 26. yıldönümünde; darbecilerin yargılanması için sürdürdüğümüz kampanyamızın, 78'liler Girişimi'nin aktivitesini daha ileri bir noktaya taşıyacağı kanaatindeyiz. 26 yıldır Türkiye'nin üzerine bir karabasan gibi çöken 12 Eylül ile hesaplaşmak ve bu kabustan aydınlık ve özgür bir eylül sabahına uyanmak için kurtulmak zorundayız.

Aydınlık bir eylül sabahına uyanmak için..
Darbeciler Yargılansın!

sayfa başına dön


 
gazete arşivine git