Güncelleme:
03.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


Hükümetin Niyet Mektubu:

Tepemizdeki Akbabaları Defedelim

Türkiye'nin stratejik önemi nedeniyle "hepimiz" için gidişatın iyi olduğunu iddia eden bir "Derviş medyası" ile karşı karşıyayız. Son dönemde IMF'nin yaptığı bütün mali antlaşmalarının yarısının Türkiye ile olduğu bir gerçek (IMF haftalık raporu, 3 Mayıs 2002). Türkiye'nin IMF' ye borcu 18.42 milyar dolar ve 5.876 milyar dolar daha alma hakkı var. Bu program dahilinde toplam 39.3 milyar dolar borç verildi. Diğer önemli borçlular ise Arjantin (13.7 milyar dolar) ve Brezilya'dır (4.126 milyar dolar). ABD hegemonyası altında olan IMF'nin ABD'nin Ortadoğu'da yürüttüğü "terörizme karşı savaş" stratejisini desteklediği için Türkiye'yi ödüllendirdiği söylenebilir. Türkiye'de işçiler açısından bunun anlamı ne? Faiz IMF'nin Türkiye'ye verdiği kredi toplam dış borcun onda biri. Bütün bu borç faiziyle birlikte ödenmek zorunda. Faizi her zaman "biz" ödüyoruz. Hükümet borçlarının faizlerini vergilerimiz aracılığıyla, özel sektör borçlarını da zamlar aracılıyla ödüyoruz. Özel sektör borçlarının çoğu, banka ve patronların dışardan aldıkları kredileri yüksek faizle hükümete borç vermeleri sonucunda birikti. Dolayısıyla bu dış borçları da vergilerimiz aracılığıyla ödüyoruz. Biz borç faizi öderken özel bankalar da 10 milyar doları bu sayede ellerinde tutuyorlar. Hane başına 2000 dolar Dünya Bankası verilerine göre 2000 yılında sadece faiz ödemeleri 20 milyar dolardı. Peş peşe gelen iki mali kriz ve IMF'den yüksek faizle alınan taze kredilerden önceki veriler bu. Bu durumda bile hane başına 2000 dolar anlamına geliyor (Türkiye'de 10 milyon aile olduğunu varsayıyoruz). IMF'den alınan borç Nisan 2004'e kadar, yani iki yıl içinde ödenmek zorunda. Hükümetten IMF'ye niyet mektubu Niyet mektubu ilginç bir doküman. 108. Maddesi de hükümetin, kamu işleri ve hizmetlerine yani "bizlere" saldırmaya devam edeceğini vaat ediyor. 2003 ortalarına kadar KİT'lerden 40-60 bin işçinin atılması öngörülüyor. Türk Telekom'dan ise 7477 kişi işten çıkartılacak deniliyor. IMF'ye niyet mektubunun geri kalanı işçilerin yaşam standartlarına, işlerine ve kullandıkları hizmetlere yönelik kesintiler yapılacağı sözü veriyor. 3. Maddede KİT'lerden, 4. Madde de SSK ilaç harcamalarından kesintiler öngörülüyor. 18. madde şöyle: "Kamu kesiminde ücret endekslerinin düşürülmesi ve özel sektör ücret politikaları için de ESK'nin bir forum olarak kullanılması..." Dolayısıyla hükümet IMF' ye hem kamu hem de özel sektörde işçilerin reel ücretlerini düşüreceğini vaat ediyor. 19. Maddenin b fıkrası ise, özel sektör toplusözleşmelerinde "geriye dönük ücret endekslerini düşürmek"ten bahsediyor. Ücret artışlarının fiyat artışlarının altında kalmasını sağlamayı yani ücretleri daha da düşürmeyi amaçlıyor. 69. Madde Ocak 2002'de 15 bin kamu işçisinin emekliye ayrılmasını öngörüyor ki bu yapıldı. 70. Madde 40-60 bin KİT işçisinin atılmasını, 71. Madde 7499 Türk Telekom işçisinin erken emekli edilmesini vaat ediyor. 72. Madde genel olarak işten atılmalar ve erken emeklilik uygulaması hakkında. Niyet Mektubu'ndaki birçok başka madde örneğin yaygın özelleştirmeler aracılığı ile işçilerin yaşamını olumsuz etkileyecek. Faiz dışı fazla Niyet Mektubu'nun diğer ilginç yönü ise hükümetin hizmetlere yaptığı harcamalardan daha fazla vergi topladığını (kamu sektörü fazlası) göstermesidir. Bilindiği üzere vergilerin çoğunu işçiler yani "biz" ödüyoruz. 2001 yılında kamu sektörü fazlası Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın yüzde 5.5'ine ulaşmış (hedeflenenin yüzde 0.4 üzerinde). 2002 yılı için hedeflenen rakam ise Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın yüzde 6.5'i. Hedefleri dahi aşan kamu sektörü fazlası, devasa silah harcamalarına rağmen elde edildiğine göre "bize" sağlanan hizmetlere ne kadar az para harcandığı ortada. Savaş kredisi IMF'den alınan krediler işçilere yani "bize" saldırmak için kullanılıyor. Yeni işe alımların dondurulması etkisini de görürsek Niyet Mektubu'ndaki istihdam kaybı sayısı 100 bine ulaşır. "Bizim" için bunun anlamı sadece 100 bin kişi değil 100 bin ailedir. İşçi sınıfının tümüne etkisi ise daha da yıkıcı olacaktır. Hükümetin niyetinin Bayram Meral ve Derviş görüşmelerinde değişmesi mümkün görünmüyor. Geleceğimiz için IMF ve kredilerine karşı çıkarak borçların iptali, işlerimiz ve kullandığımız hizmetler için mücadele etmek zorundayız.

Antikapitalist; Sayı 16; Mayıs 2002

'Türkiye'de Durum' sayfasına dön
sayfa başına dön