Güncelleme:
03.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


CHP Nerde Hata Yaptı:

Solda Yeni Parti Girişimi

CHP, 1999 seçimlerinde tarihinin en büyük yenilgisini yaşadı. Seçim sonrasında hükümetin gerçekleştirdiği yoğun saldırılara karşı da bir muhalefet örgütlemekten çok uzak kaldı. Seçim yenilgisinin sorumlusu olarak görülen Baykal önce istifa etti. Sonra yeniden genel başkanlığı elde etti ve muhalefeti partiden uzaklaştırmaya başladı. Böylesi koşullarda CHP'nin bu durumundan rahatsız olanların yeni bir parti oluşturma fikri hiç de şaşırtıcı değil. Öncelikle yanıtlanması gereken soru şu: CHP neden krizde? 1991'de SHP çok sayıda işçinin değişim ihtiyacını temsil ederek Ecevit'in DSP'sine büyük fark atmıştı. Bu dönemde SHP oylarının artışı işçi eylemlerinin artışı ile paralel yükseliyordu. Önce 1989 bahar eylemleri, ardından kamu çalışanlarının sendikal mücadelesi yaşandı. KESK, bu mücadelenin ürünü olarak oluştu. Havada umut vardı. Seçime SHP-HEP ittifak yaparak girdi. Bu sayede Leyla Zana ve diğer Kürt milletvekilleri Meclis'e girdi. İnsanlar, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası kaybedilen işçi hakları, demokrasi, barış, insan haklarını tekrar kazanabileceklerini hissediyorlardı. Ancak SHP, Demirel ile hükümet kurdu ve Erdal İnönü Başbakan Yardımcısı oldu. Bu dönemde, Güney Doğuda yükseltilen kirli savaşla birlikte faili meçhullerin, çetelerin sayısı giderek arttı. Daha sonra Erdal İnönü'nün yerini Murat Karayalçın, Demirel'in Cumhurbaşkanı olması nedeniyle boşalan DYP başkanlığını da Tansu Çiller aldı. Tansu Çiller başbakan oldu. Bir yandan Güney Doğuda ölümler artarak devam ediyor, diğer yandan da yaşanan ekonomik krize karşı 5 Nisan paketi açılıyordu. Murat Karayalçın işçi sınıfına ve yoksul halka doğrudan saldırı olan bu paketin altına imzasını koydu. Böylece IMF ile anlaşma imzalayan ilk sosyal demokrat genel başkan sıfatını kazandı. İşçilerin direnişi 5 Nisan paketinin bir çok yönlerini uygulanamaz hale getirdi. Ancak bu durum SHP tabanında (daha sonra CHP oldu) büyük bir hoşnutsuzluk ve kitlesel bir hayal kırıklığı yarattı. Bu hayal kırıklığından avantajlı çıkan Refah Partisi'ydi. 1995 seçimlerinden zaferle çıkan Refah Partisi radikal bir program etrafında geleneksel olarak SHP/CHP bölgelerinden destek aldı. Refah zenginden yoksula doğru yeniden bir bölüşüm sözü verirken SHP'nin içinde olduğu hükümet yoksuldan zengine doğru yeniden bölüşümü gerçekleştirmekteydi. Bu arada SHP çatısı altında meclise giren Kürt milletvekilleri hapishanelerde çürümeye terk edildiler. Son darbe Baykal'ın liderliğinde yeniden birleşen CHP'nin 28 Şubat muhtırasını desteklemesi oldu. CHP ordu müdahalesini destekleyerek, demokrasi savunusunu çöpe attı, orduyu destekledi ve sağ ile ittifak oluşturdu. Bu durum CHP'nin 1999 seçimlerinde batmasına yol açtı. İşçilere, yoksullara, Kürtlere saldıran ordunun anti demokratik müdahalesini destekleyen bu partiye eski destekçiler oy verirken kendileriyle birlikte oyunu kullanacak kimseyi bulamadılar. Baykal'ın CHP içinde yeniden güç kazanmasının açıklaması da tam burada yatıyor. Parti kendi potansiyel destekçilerinden o kadar yabancılaşmıştı ki Baykal'a alternatif delege seçmek üzere parti örgütlerine gidenlerin sayısı yeterli değildi. CHP il-ilçe örgütleri ölü. CHP, artık 1991'deki gibi genel muhalif mücadelenin bir parçası değildi. Seçimi kaybettikten sonra başkanlıktan atılan Baykal gibi bir adam ancak kökleri ölmüş bir partide tekrar lider olarak seçilebilirdi. CHP'nin problemi işçilere, yoksullara, demokrasiye, barışa, Kürtlere ihanet tarihinde aranmalıdır. Eğer yeni parti kurmak isteyenler bu ihanetlerin yarattığı güvensizliği aşmak isterlerse bu girişim işçi sınıfının kendine güvenini tekrar kazanmasına yardımcı olacaktır. Ne yazık ki yeni inisiyatifte yer alan politikacıların çoğu geçmiş ihanetlerde rol almışlardı. Örneğin Murat Karayalçın 1994 yılında 5 Nisan IMF paketini imzalamıştı. İşçiler onlara nasıl güvenebilir? Güvenin anahtarı eylem. Yeni parti inisiyatifi Derviş'in paketine karşı gelişecek olan işçi mücadelelerine karşı nasıl bir tutum alacak? Destekçilerini Emek Platformu'nun eylem ve toplantılarına getirmeliler. Bu kampanyanın bir parçası olurlarsa solda yeni bir alternatif arayanlar birlikte çalışmak, güveni yeniden inşa etmek, daha da önemlisi işçilerin kendine güvenini sağlamak mümkün olabilir. Şimdi ayrıntılarla uğraşma zamanı değil. Sağlıklı bir sol alternatif ancak işçi mücadelelerinin olduğu bir ortamda ortaya çıkabilir. Soldaki herkesin sorumluluğu böylesi bir havayı yeniden inşa etmek olmalıdır.

Birlik: Nerde, Nasıl, Kiminle?
CHP'den istifa edenler solda yeni bir partiye olan ihtiyaçtan söz ederek çeşitli girişimlerde bulunuyorlar. Yeni parti kurma çalışmaları yürüten tanınmış siyasi isimleri şimdilik bir araya getiren tek şey CHP Genel Başkanı Baykal ve DSP Genel Başkanı Ecevit ile anlaşamıyor olmaları. Böylesi bir zemin üzerinde kurulacak bir parti CHP'nin kötü bir kopyası olacaktır. Ancak CHP'den farklı yeni bir parti kurulacaksa bu partinin ezilen ve emekçi kesimlerden, yoksullardan yana açık bir tutum alması, egemenlere ve onların devletine yaslanarak değil onlara karşı muhalefeti birleştirmeyi amaçlaması gerekiyor. Nasıl bir birlik CHP ve DSP'den kopup yeni bir parti kurulması için kolları sıvayanlar genellikle Baykal ve Ecevit'e göre daha sol politik fikirlere sahipler. Örneğin Mümtaz Soysal özelleştirmeler, IMF politikaları vb. konularında kendi içinde çok tutarlı bir muhalif. Ercan Karakaş'ın ordu, islami hareket, Kürt kimliğinin tanınması, F-tipi vb konularında CHP'nin en solunu temsil ettiği söylenebilir. Fikri Sağlar yolsuzluklar, MHP, çeteler vb konularda Baykal ekibiyle kıyaslanamayacak bir mücadeleciliğe sahip. Ancak ne yazık ki şu ana kadar bu kesimleri birbirine yakınlaştıran şey esas olarak bu politik farklılıklar değil; Baykal ekibinin hizipçiliği ve Ecevitlerin anti demokratikliği oldu. Çekim gücü olabilmek Yeni parti genel olarak solda çekim gücü olacaksa hızla sermayenin küresel saldırısına karşı bir itiraz, savunma hattı oluşturmak için net olmak zorunda. Neo liberal politikaları ve "üçüncü yol" olarak tanımlanan Blair-Schröder-Baykal hattıyla arasında kesin çizgiler çekmeli. Kürt sorununun çözümü için ana dilde eğitim, kültürel hakların tanınması, idam cezasının kaldırılması, kapsamlı bir af, boşaltılan köylerin yeniden yerleşime açılması için açıkça mücadele etmeli. İslami hareketle mücadelede generallerin güdümünü reddedip, ordunun demokrasiyi savunamayacağını açıkça ortaya koymalı, hak ve özgürlüklere yönelik her saldırıya "bu türbanlı, bu değil" ayırımı yapmadan karşı durmalı. İslami hareketin bu denli büyümesine olanak veren şeyin sol siyasetteki boşluk olduğunu tespit edip bu boşluğu tutarlı ve kararlı olarak doldurmayı hedeflemeli. Politik tercihler Böylesi bir politik netlik olmaksızın yeni kurulacak parti CHP'nin kötü bir kopyası alarak daha çok moral bozmak dışında bir işleve sahip olamayacaktır. Yeni kurulacak parti generallerin islami hareketle mücadeledeki taşeronu olmayı kesinlikle reddetmeli, Kürt sorunu konusunda Türk devletinin yıllardır süren inkarcı politikalarından açık bir dille uzak durmalı. Ekonomik alanda da IMF'nin dayatmalarına çok sert biçimde tutum alıp ülke içindeki kaynaklara yönelmeli. Servet vergisi getirip büyük sermaye sahiplerinden fedakarlık istemeli, silahlanma harcamalarını sıfırlayıp eğitim ve sağlık alanına yönelmeli, faiz hortumculuğuna son vermek üzere borçları ödemeyi reddetmeli. Biz ne yapabiliriz? Türkiye solunun birliğe en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçiyoruz. Ancak bu birliği "örgütsel" olarak tanımlamak bizi bir yere götürmez. ÖDP böylesi bir örgütsel birliğin sonuç alan politikaları savunamadığını, en kritik dönemeçlerde sınıfta kalmaya mahkum olduğunu gösteriyor. İhtiyacımız aynı örgüt çatısı altında olmaktan önce aynı saflarda birlikte mücadeleyi öğrenmek, politikada birlikler inşa etmek. Yani örneğin faşizme karşı mücadele konusunda, barış-Kürt sorunu konusunda, F-tipi tecrit ya da ekonomik paket vb konularda ortak politikalar etrafında birlikte çalışmayı öğrenmek zorundayız. Ancak birbiriyle çalışabilen, birlikte iş yapabilenler aynı örgütsel çatı altında olup olmamayı tartışabilirler. Aksi halde yapılan her türlü birlik çağrısının altı boş olacaktır. Bugün her solcunun görevi bu tür mücadele birlikleri oluşturmak için kolları sıvamak, tabanda iş yapmak, sağa karşı sol fikirlerin yaygınlaşması için mücadeleyi bıkmadan yapmaktır. Böyle davrananların sayısı ne kadar çoksa genel olarak sol, özel olarak sosyalist ve sosyal demokrat sol güçlenecek, sermayenin küresel saldırısına karşı bir direnme hattı oluşturmamız o kadar kolaylaşıp yakınlaşacaktır.

Antikapitalist; Sayı 6; Nisan 2001

'Türkiye'de Durum' sayfasına dön
sayfa başına dön