Güncelleme:
22.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


İncirlik'te atom bombaları var:
Nükleer Tehlike İran'da Değil, ABD ve Üslerinde

Cem Uzun

Nükleer silahların üretimi ve kullanımı bütün insanlığı tehdit ediyor. Ancak ABD'nin İran'a yönelik tehdidi tümüyle ikiyüzlüdür. Irak'a saldırı gerekçesi olarak kitle imha silahları kullanılmıştı. İran'a yönelik tehditler de nükleer silah geliştirme potansiyeli etrafında örülüyor.
İran'ın çalışır durumda nükleer reaktörü yok. Bu nedenle plütonyum üretemiyor. En ilkel atom bombasını yapmak için gerekli olan uranyum-235 üretmesi için de 50 bin santrifüjlü bir fabrikaya sahip olması gerekiyor. İran uranyumu yüzde 3 düzeyinde zenginleştiriyor. Atom bombasını yapmak için gerekli oran ise yüzde 80.
İran bir nükleer tehdit değil. Asıl nükleer tehdit ABD gibi büyük güçlerden geliyor. Bu ülkeler, nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasını da ihlal ederek nükleer silahları olmayan ülkelere karşı nükleer bomba kullanma tehdidinde bulunuyorlar.
ABD'nin İran'a karşı nükleer silah kullanma olasılığı çok yüksek. ABD'nin Vietnam'da yaptığı My Lai katliamını deşifre etmesiyle tanınan Amerikalı gazeteci Seymour Hersch, 17 Nisan 2006 tarihli The Newyorker gazetesinde, Bush yönetiminin İran'ı vurma planlarını açıkladı. Hersch, ABD'nin yer altı tesislerini bombalamak için kullanılan B-61 nükleer silahlarına başvurma olasılığına dikkat çekiyor. İran'ın yer altında bulunan uranyum zenginleştirme tesislerinin yok edilmesi düşünülü-yor. George W. Bush, Hersch'in yazısını "çılgın spekülasyon" olarak değerlendirdi, ama raporun gerçekliğini inkar etmedi.

Riskler büyük
Nükleer silah kullanımına karşı ABD ordusu ve yönetim hiyerarşisi içinde bile bir muhalefetin varlığına rağmen, başka riskler söz konusu. ABD ilk aşamada nükleer silah kullanmasa bile bunlara bir sonraki aşamada başvurabilir. İran'a yapılan bir saldırı Irak'ta olduğundan daha büyük bir direniş ile karşılaşacaktır. Kendini kazanamayacağı bir savaşın içinde bulacak olan ABD ordusunun nükleer silah kullanma olasılığı iyice artacaktır.
İran'a nükleer bombaların atılması yüz binleri öldüreceği gibi bütün bölgeyi radyasyona maruz bırakır.

Bombalar İncirlik'te!
ABD, nükleer bombalarının bir kısmını ülke dışında depoluyor. 90 adet B-61 tipi nükleer bomba Türkiye'de bulunuyor. Balıkesir, Akıncı ve İncirlik üsleri nükleer başlık atabilecek kapasiteye sahip. Konya yakınındaki üs de nükleer bomba kullanım tatbikat alanını oluşturuyor. 1996'da Balıkesir ve Akıncı'daki nükleer bombalar İncirlik'e taşındı. İncirlik'teki 50 bombanın ABD, 40'ının Türk F-16 uçaklarıyla atılması öngörülü-yor.
Asıl tehlike Beyaz Saray ve Pentagon'da oturan ve nükleer silahları olan deliler ve onların Erdoğan gibi işbirlikçilerinden kaynaklanıyor. Savaş karşıtı hareket bunları durdurmak için bütün gücüyle seferber olmalıdır.

Nükleer bomba: Ölümün küçüğü olmaz

İki tür atom bombası vardır. Bunlar uranyum ve plütonyum bombalarıdır. Bir uranyum bombası için 35-40 kg'lık uranyum-235'e ihtiyaç vardır. Doğada uranyum-235 sadece yüzde 0,7'lik bir konsantrasyonda bulunur.
Plütonyum bombası ise 4 kg ağırlığında, greyfurt büyüklüğünde içi boş bir küredir. Plütonyum bombası daha küçük olmasına rağmen, daha ileri bir teknoloji gerektirir. ABD Hiroşima'ya uranyum, Nagazaki'ye de plütonyum bombası atarak ikisinin öldürme gücünü karşılaştırdı.
Her iki bombanın yapımı da devasa bir yatırım gerektirir. Uranyum-235'i gerekli oranda zenginleştirmek için on binlerce santrifüjü bulunan fabrikaların kurulması gerekiyor. Doğada bulunmayan plütonyumu elde etmek için ise nükleer reaktörlere ihtiyaç var. Nükleer reaktörlerin kurulma nedeni elektrik enerjisi üretmek değil, plütonyum elde etmektir. ABD'de yapılan ilk 4 nükleer reaktör atom bombası yapımına yönelikti.
ABD'den sonra Sovyetler Birliği, Britanya ve Fransa nükleer bomba üretti. Çin, İsrail, Güney Afrika, Hindistan ve Pakistan nükleer bombaya sahip. Sürekli inkar etmesine rağmen, İsrail'in 300 nükleer başlığı bulunduğu biliniyor. Bunların arasında uzun menzilli toplardan atılabilen bombalar ve devasa güce sahip füzyon bombaları bulunuyor. İsrail'in 1500 km menzilli Jericho-2 füzeleri Türkiye ve Ortadoğu'nun büyük bir kısmına nükleer bomba atabilecek durumda.
Güney Afrika'da, beyaz ayrılıkçı yönetimin, İsrail'in yardımı ile geliştirdiği atom bombası programı 1990 sonrası siyahi yönetim tarafından terk edildi.
ABD'nin bine yakın nükleer silahından standart termonükleer savaş başlığı olan WM-88, 20 milyon ton patlayıcıya eşdeğer güçtedir. Taksim'in üzerine bir WM-88 atılsa Avcılar'dan Kartal'a kadar her yer yıkılır, Tuzla'dan Büyükçekmece'ye kadar dev yangınlar olur, Gebze veya Silivri'de açık alanda bulunanlar aldıkları yanıklar nedeniyle ölür. Patlama Hakkari'den bile gözle görülebilir.
Nüfusun yüzde 40'ı anında, yüzde 30'u da aldığı yaralar nedeniyle birkaç gün içinde ölür. En talihsiz olanlar ise geride kalan yüzde 30 olur; çünkü onları tedavi edecek hastanelerin de tahrip olacağını hesaba katarsak, radyasyon nedeniyle büyük acılar içinde ölmeleri üç hafta sürer.
Bunlar tek bir bombanın etkileridir. Ancak nükleer bir savaş çok sayıda patlama ve bunların katlanarak büyüyen etkisi anlamına gelecektir. Bundan daha küçük nükleer bombalar da vardır. Bunların gücü de Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarının gücüne eş değerdir. Hiroşima'ya atılan bomba toplam 300 bin kişinin ölümüne neden olmuştu. WM-88'in binde bir gücüne sahip olan sözde küçük bombalar aslında daha tehlikelidir; çünkü kullanılması daha makul görülebilir.
İncirlik'te bulunan B-61 tipi bombalar dört ayrı güçte patlatılabiliyor. 0,3 Kt'lik bir patlama gücü Hiroşima'ya atılan bombanın 1/40'ı kadardır. Bombanın patlama gücü Hiroşima'ya atılanın dört katına kadar çıkarılabiliyor. Başka bir de-yişle bu bombalar ABD'nin İran'a karşı kullanmakla tehdit ettiği türden bombalardır.
Bir B-61 bombasının en düşük güçte patlatılması bile on binlerce insanın hayatına mal olurken, tüm bölgeye radyasyon yayacaktır. İstanbul veya Tahran'ın nüfusunu yok etme gücüne sahip bu bombalar, ne küçük ne de güvenlidir.

Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması

Bu anlaşma nükleer silahlara sahip olduğunu ifade eden ülkeler ile nükleer silahları olmayan ülkeler arasında imzalanmıştır. Nükleer silah sahibi ülkeler, bu anlaşma ile nükleer silahları olmayan ülkelere karşı nükleer silah kullanmayacaklarını taahhüt ediyorlar. Anlaşma ayrıca, nükleer teknolojinin barışçıl amaçlarla kullanımı için, nükleer silahı olmayan ülkelere verilmesini öngörüyor. Anlaşma bütün nükleer silahların azaltılmasını da şart koşuyor.
Ne var ki ABD, Britanya ve Fransa nükleer silahların söz konusu olmadığı bir tehdide karşı nükleer silah kullanabileceklerini açıkladılar. İsrail (nükleer silahı olduğunu reddederek), Hindistan, Pakistan ve Küba anlaşmayı imzalamadı; Kuzey Kore'nin ise (anlaşmaya imza atmış olsa da) bir veya iki nükleer silahı olduğu düşünülmektedir.
Anlaşmanın öngördüğü nükleer silahsızlanma hiç de ciddiye alınmıyor. ABD, Nisan 2003'te yeniden plütonyum bombası üretimine geçti. ABD, nükleer silah üretimine her yıl 6 milyar dolar harcıyor. ABD'nin şu anda 9600 nükleer silahı var.

 

"Nükleer santral değil, rüzgar çiftlikleri istiyoruz!"

Dilan Gitmez

(www.sinopbizim.org sitesinden)
Hükümet hiçbir şekilde halka danışmadan nükleer enerjiye geçiş projesini sonuçlandırma aşamasına getirdi. Projeye ilgi duyan firma temsilcileriyle görüşmeleri sürdüren ve çalışmaları takvime bağlayan Enerji Bakanı H. Güler, yaptığı konuşmalarda sadece olası yatırım seçeneklerini değerlendirdi; fakat kamuoyunu kapsamlı bir şekilde bilgilendirmedi. Nükleer santral kurulmasının söz konusu olduğu illerden Sinop'ta santralin tapu-kadastro işleri, anti-nükleer hissiyata sahip olduğu gayet iyi bilinen kamuoyundan gizlenerek tamamlandı. Enerji Bakanlığı ile Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü, bir yandan atom enerjisi çalışmalarını sürdürürken; internet sitelerinde nükleer enerjiyle ilgili hiçbir bilgi vermemekle birlikte, bilgi edinme başvurularını da geçiştiriyor. Alternatif enerjiye yönelim bilinçli bir şekilde geri planda tutuluyor. İşte 'sinopbizim.org' da Sinop'ta, hükümetin bu gizli nükleer kampanyasına karşı kamuoyunu bilgilendirici bir kampanya başlattı. Bu kampanyanın hedefi: "Nükleer enerjiyi tamamen reddetmek, ili-miz ve ülkemiz için enerji açığını daha ucuza ve çevreye zarar vermeden, sürdürülebilir kaynaklarla gidermenin yöntemlerini uzun vadeli, kalıcı devlet politikalarıyla tespitini talep etmek"

29 Nisan Cumartesi, Sinop'ta 'Nükleere Hayır' mitingi ve yürüyüşü düzenlenecek.
Kampanyanın web sitesi: www.sinopbizim.org
'Nükleere Hayır' imza kampanyası: www.sinopbizim.org/kampanya/imza.asp

 

sayfa başına dön


 
gazete arşivine git