| 
     Bolivyalı Sendikacı: “İşçi 
        Kontrolünü hedefliyoruz”
      Dev bir mücadele dalgasıyla iktidara gelen Evo Morales hükümeti ile hareket 
        arasında yeni gerilimler ortaya çıkıyor 
        Cochabamba'da polis; gözyaşartıcı bomba, plastik mermi ve coplarla işçilere 
        saldırdı. Havaalanı uçuş pistlerini işgal edenler arasında, Cochabamba'da 
        su özelleştirmesine karşı başarılı bir mücadeleye liderlik etmiş olan 
        sendikacı Oscar Olivera da bulunuyordu. Olivera, "Evo, kardeşle-rine 
        karşı gaz bombası kullanıyor" dedi. 
        İki sendika militanı Samuel Segas ve Demeizo Sirito: "Yıllar süren 
        kötü yönetim Llyod Aereo Boliviano hava yolarını 60 milyon dolar borç 
        ile iflasın eşiğine getirdi. Mücadele, pilot ve co-pilotlardan başlayarak 
        bütün çalışanları kapsadı. Cochabamba, Tarijal, Santa cruz ve La Paz havaalanlarını 
        işgal ettik. Cochabamba'da şirketi işçi kont-rolü altına almayı tartışıyoruz. 
        Dünya işçilerinin bu çabamızı destekleyeceklerini umut ediyoruz." 
         
        Morales sayısız protestolara ılımlı yaklaşırken Cochabamba saldırısı bir 
        istisna oluşturuyor. Bolivya'nın ilk yerli başkanı olan Morales'e destek 
        yüzde 80 oranında, yerliler arasında ise bu destek daha da yüksek. 
        Daha da önemlisi, Evo Morales başkanlığı bölgede son yirmi yıldır egemen 
        olan neo-liberal politikalardan bir kopu-şu temsil ediyor. Morales hükümetinde 
        çalışma bakanı bir sendikacı, ancak diğer bakanlıklar sağın elinde. Tabandan 
        yükselen hareket ve mücadeleler Morales hükümeti üzerinde baskı oluştururken 
        yerel ve küresel egemenler de hükümeti yukardan sıkıştırıyorlar. 
        Morales verdiği bir demeçte bu durumu şöyle ifade ediyor:  
        "Yoksullar, yerli halk, sosyal hareketler ve işçilerin yararına yasalar 
        çıkarmak istiyoruz…ancak başka bir kanun var. Bunlar kilitli kapılar. 
        Bu kilitli kapılar da, başkanlık sarayından değişim yaratmayı engelliyor…kendimi 
        neo-liberal politikaların mahkumu gibi hissediyorum."  
        Havaalanı işgalinin dışında Cochabam-ba'da iki günlük genel grev, ulusal 
        düzeyde sağlık çalışanlarının iki günlük grevi ile öğretmen ve ulaşım 
        işçilerinin grev ve eylemleri yaşandı. 
        Hareketin büyük bir kısmı Morales ile birlikte yaşamaktan mutlu iken, 
        grevler mücadelenin devam ettiğini de gösteri-yor.  
        Morales'i iktidara taşıyan hareketin iki temel talebi var: Birincisi hidrokarbon 
        kaynaklarının kamulaştırılması ile buradan sağlanan gelirlerin yoksullukla 
        mücadelede kullanılması. ikincisi ise anayasanın kurucu bir meclis aracılığı 
        ile değiştirilmesi. Şu anda hareketin bir kesimi kurucu meclisin çağırılmasını 
        beklerken diğer bir kesim mücadeleyi sürdürüyor. 
        Oscar Olivera ise şunları söylüyor: 
        "Kaynakların kamulaştırılması ve kurucu meclisin çağırılması dışında 
        toprak reformu ihtiyacı var. Zenginlerin halkı soymaya ve öldürmeye devam 
        etmesini durdurmak ve işledikleri suçların hesabını sormak zorundayız. 
        Kamulaştırmalar da petrol ve gaz tesislerinin ötesine geçerek özelleştirilmiş 
        diğer sanayi ve hizmetleri kapsamalı. Morales'in talep edilen düzeyde 
        bir kamulaştırmaya yanıt vermeyeceğini düşünüyoruz. Morales, sendikaların 
        tabanını ve sosyal hareketleri kurucu meclisten dışlamak için sağ kanat 
        ile bir uzlaşmaya vardı. Toprak reformunun, büyük toprak sahiplerini hedef 
        almayacağının çok net işaretleri söz konusu. Bizce hükümetin yapabileceği 
        şeyler çok sınırlı. Taleplerimiz için mücadele etmeye devam etmek zorundayız." 
        
      Meksika: Kapitalizme "Ya Basta"
      Zapatistalar, Meksika genel seçimleri öncesi anti-kapitalist bir 
        mücadele odağı inşa ediyorlar. 
        Meksika'da genel seçimler öncesi Zapatistaların yürüttükleri 'Başka Kampanya'sı 
        ivme kazanıyor. Yılbaşından bu yana 1000'e yakın örgütlenmenin desteğini 
        alan kam-panya kapitalizme karşı bir odak yaratma hedefi taşıyor. Bu gelişme 
        Zapatistaların politik erke karşı bütünsel mücadeleyi gündemlerine aldıklarına 
        işaret ediyor. 
        Kampanya başladığından buyana ülkeyi dolaşan Zapatistalar, anti kapitalist 
        bir Meksika talebini öne çıkartıyorlar. Chiapas, Yucatan, Veracruz ve 
        Tuxtepec'de düzenlenen gösteriler büyük ilgi topladığı gibi ulusal düzeyde 
        de gündem oluşturdu.  
        Zapatista lideri Marcos, Tuxtepec'de yaptığı bir konuşmada temmuz ayında 
        yapılacak başkanlık seçimlerinde aday göstermeyeceklerine ve verili partileri 
        de desteklemeyeceklerine açıklık getrdi. 'Başka Kampanya' başkent Mexico 
        City'de sonlanacak. Zapatistalar seçimden sonra sonbaharda uluslararası 
        bir konferans düzenleyeceklerini açıkladılar.  
        Başka bir dünya için başka bir strateji 
        Zapatistalar, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA)'nın yürürlüğe 
        girme tarihi 1 Ocak 1994'te silahlı bir ayaklanma ile tanınıyorlar. Meksika 
        devriminin ünlü lideri Zapata'dan ismini alan, Maoizm ve Kurtuluş Teolojisi'nden 
        etkilenen Ulusal Kurtuluş Ordusu (EZLN) isyanı Meksika devletini yenilgiye 
        uğratmadı ama serbest piyasa kapitalizmine karşı öfkeye ilham kaynağı 
        oldu. Yerel ve uluslar arası destek Meksika ordusunun Zapatistaları ezip 
        geçmesini engelledi.  
        Zapatistalar 2001'de yerel halklara otonomi talebi ile bütün ülkede yürüyüşler 
        düzenledi. Otonomiye dair yasa önerisi Meksika kongresi tarafından reddedildi. 
        Zapatistalar da kurdukları ve nüfusun neredeyse tümünün yoksul yerli halktan 
        oluştuğu Chiapas'a geri çekildi.  
        Otonomi fikri iktidarı almadan dünyayı değiştirme stratejisine tekabül 
        ediyor. Ne var ki bu, kapitalist devletin hareketi görmezden geleceği 
        anlamına gelmiyor. Zapatistalar da bu soruna yanıt vermeye çalışıyor. 
        Temmuz ayında yapılacak başkanlık seçimleri, sorunu daha acil bir şekilde 
        gündeme getiriyor.  
        Seçimi, Demokratik Devrim Partisi (PRD) adayı Andres Manuel Lopez Obrador'un 
        kazanacağı düşünülüyor. Obrador, Brezilya'da Lula hükümeti gibi serbest 
        piyasa yandaşı olarak tanınıyor. Zapatistalar'ın 'Başka Kampanya'sı PRD 
        ile ittifakının bozulduğuna işaret ediyor. Daha da önemlisi Zapatistalar, 
        bölgesel otonomi taleplerinin ötesine geçerek ulusal düzeyde politika 
        yapmaya yöneldiler. Zapatistaların geçen yaz yayınladığı Lacandon Ormanları 
        deklarasyonu da sadece neo-liberalizmi değil kapitalizmin kendisini hedef 
        alıyordu. Deklerasyon Meksika yerlilerinin hak mücadelesinin ancak işçi, 
        köylü ve öğrenci mücadeleleri ile birleşerek ileri gidebileceğine de büyük 
        bir vurgu yapıyordu.  
        Zapatistaların otonomculuktan mücadele birliği stratejisi ile ulusal düzeyde 
        politikaya yönelmelerinde Latin Amerika'da yükselen isyan ve değişim dalgasının 
        büyük bir etkisi olduğu son derece açık. Zapatistalar sandıkta bir alternatif 
        oluşturmak istemiyorlar ve anti-kapitalist birleşik mücadelenin nasıl 
        yürütüleceği tartışmasının da daha olgunlaştırılmaya ihtiyacı var. 
        
      sayfa başına dön 
           |