Güncelleme:
08.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


Bush ve çetesine karşı Evian da küresel eylem

Dünyanın en zengin ve güçlü 8 ülkesinin liderleri Fransa Evian'da 1-3 Haziran tarihlerinde bir araya gelecekler. Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, G8 toplantısı için "barış G8"i diyor. Bush ve Blair'in da içinde olacağı bu toplantılarla "barış"ın ne alakası olabilir!

Milyonlarca savaş karşıtının midesini bulandıran bu duruma karşı, anti-kapitalistler ve savaş karşıtları da alternatif zirve ve protestolar örgütlemek için Evian'da bir araya gelecekler.

Evian; anti-kapitalist hareketin Seattle, Prag, Cenova, Floransa sonrası en büyük buluşma noktası olacak. Protestoları örgütleyenler, savaşa karşı bütün dünyada mücadele edenler açısından kasapları ve işgalcileri Avrupa'daki diğer göstericilerle birlikte sıkıştırmak için Evian'ı bir fırsat olarak değerlendiriyorlar.

Evian'ın hemen güneyinde bulunan Cenova'da 2001 G-8 zirvesine karşı yapılan protestolar sırasında genç aktivist Carlo Ciuliani öldürülmüştü. O günden bu yana anti-kapitalist hareket gelişti. Neo-liberal ekonomik politikalara, çokuluslu şirketlerin egemenliğine, savaşa ve emperyalizme karşı direniş arasındaki ilişki güçlendi, hareket büyüdü.

G-8 zirvesi bütün bu konuları gündeme getirmek için çok önemli bir fırsat yaratıyor. Anti-kapitalist birlikler, Fransa ve İsviçre'de aylardır protestoları planlıyor. Evian yasak bölge ilan edildi ve gösteriler yasaklandı. Protestolar İsviçre'nin Cenevre kentinde ve Fransa'nın Annemesse kasabasında gerçekleşecek. Bush 1 Haziran Pazar günü Cenevre'ye gidiyor. Aynı gün Annemesse ve Cenevre arasında büyük bir gösteri örgütleniyor.

Gösteriler öncesinde Annemesse'de "anti-kapitalist, anti-otoriter ve anti-savaş köyü" ve "galaksilerarası köy" organizasyonları planlandı. Aynı zamanda 29 Mayıs'ta "başka bir dünya" için zirve yapılacak. G-8 toplantıları sırasında çeşitli biçimlerde doğrudan şiddet içermeyen eylemler gerçekleşecek.

Son aylarda İsviçre'de büyük savaş karşıtı gösteriler gerçekleşti. Polis göstericilere saldırdı, önde gelen sendikacı bir kadın aktivist plastik mermiyle ağır yaralandı (29 Mart/Cenevre). Bunun sonucunda ise üst düzey bir polis istifa etmek zorunda kaldı.

15 Şubat gösterisiyle yükselen savaş karşıtı hareketin örgütleyicileri sınırın her iki yanından başlayan bir gösteri ile yöneticilerin sınır kontrolünü engellemeyi istiyorlar. Göstericilerin ortak noktası Irak'ın sömürgeci işgaline karşı duruş olacak.

savaş karşıtlığından antikapitalizme

Sosyalistinden çevrecisine, savaş karşıtı grubundan sendikasına, hareketin birçok unsuru G8'i yaptırmamak üzere Evian'a gidiyor; gidemeyenler internette yaygın olarak kam-panyasını yapıyor. Evian, delegelerin varış gününde yapılacak müzikli bir "Hoşgelmediniz" seremonisiyle başlayacak. Aynı gün çevre kentlerde herkese açık müzikli gösteriler ve toplantılar olacak. Ertesi gün, başta ATTAC olmak üzere birkaç sivil toplum örgütü ve sendikanın alternatif zirveleri yapılacak. Cenevre Üniversitesinde "Özelleştirme Karşıtı Öneriler" başlıklı bir toplantı olacak.

Esas olay 1 Haziran sabahı Cenevre yürüyüşü ve ardından Cenevre ve Lozan'dan Evian'a giden yolların blokajı olacak. G8'den birkaç gün önce oraya gidecek olan öğrenci grupları, anarşistler, Troçkistler ve bağımsızlar ortak bir kamp oluşturacaklar. Aralarından Güneş'i tanıdığımız ACG (Savaş Karşıtı Çalışma Grubu) Evian'a 20 otobüs dolusu aktivistle gidiyor. ACG Evian kampanyasında, savaşın henüz bitmediğini, G8'in savaş sonrası Irak petrollerini paylaşım toplantısı olduğunu anlatarak savaş karşıtı gündemi ve havayı Evian'a taşımaya çalışıyor.

G-8, kürede borç sistemi ve Evian Dağları

Boş sözler milyonları borçlar içinde köleleştiriyor!

Dünyanın en güçlü devletlerinin G8 zirvesine karşı protestolar, gelecek hafta Fransa'nın Evian kentinde başlıyor. George Bush zirvede hızla Irak'taki kan dökümünü tazeliyecektir. Evian yalnız bu savaş çığırtkanlarına kaşı göstri yapma şansı vermekle kalmıyor aynı zamanda kapitalizmin kanlı politikalarına maruz kalmış insanları bir araya getiriyor. 5 yıl önce, benzer bir zirvede Birmingham'da, G8 liderleri büyük borçların silinmesine zorlandılar. ABD, İngiltere, Japonya, Kanada ve Avrupa hükümetleri dünyanın en fakir ülkelerine büyük bir aldatmacada bulundular. Geçen hafta oteriter bir rapor bu sözlerin boş olduğunu gösterdi. Bankerlerin büyük katliam silahları olan, borçlar hala yürürlükte. Paraların sağlık ve eğitim yerine borçların geri ödenmesinde kullanılması nedeniyle hala hergün 19.000 çocuk ölüyor. Bakan Gordon Brown,İngiltere maliye bakanı, fakirlerin dostu gibi görünmekten çok hoşlanıyor, şöyle ki:

Birmingham' da söz verilen 100 milyar dolarlık borç silinme programının sadece üçte biri gerçekleşti.

Dünyanın en yoksul ülkelerinin sadece 8'inin borç geri ödemesinde önemli bir kesinti gerçekleşti.

Borç silinme programına dahil olan 4 ülke 2003-5'te daha önce olduğundan (1998-2002 arasında) çok daha fazla borç ödemesi yapacak.

Jubilee ve Cafod kampanlayaları tarafından yapılan bir çalışmaya göre " en fakir ve en borçlu ülkelerin insanlarının büyük bir çoğunluğu borçlarla köleleştirilmiş durumda ve mevcut politikalar bu insanları umutsuzca borçlarla baş başa bırakmaktadır". Ve ekliyor " küresel finans sistemlerinin krizleri çözebilmek için sunduğu öneriler her zamanki gibi çözümden çok uzak". Dünya bankası çalışması gösteriyor ki belirlenen 26 ülkeden 19'u hala ulusal gelirlerinin 1.5 katı kadar borç batağında. Kahve gibi ürünlerin düşük fiyatlarla ihraç edilmesi bu ülkeleri borç batağına daha da çekiyor. 1998-2002 arasında, dünyanın en fakir 26 ülkesinin 29 milyar dolarlık borçlarının silinmesine karşın yeni bir 24,2 milyar dolarlık borç halkası takıldı. Borçlar silinirken bile, uygulanan politikalar fakir ülkelerin canını yakarken uluslararası şirketlere yardım ediyor. Ülkelere kakılan şey sanayinin özelleştirilmesi, kamu harcamalarının tamamen kesilmesi ve temel hizmet fiyatlarının artırılması. Acil borç silinmesine ihtiyacı olan ülkelerden biri olan Guyana ulusal şeker şirketinin özelleştirilmesini reddettiği için, borç silinimi hala gerçekleştirilmedi. Malewi'ye borçlarını geri ödeyebilmesi için gıda stoklarını satmak zorunda olduğu söylendi. Üstelik bu uygulama kıtlığın ve binlercesinin öldüğü bir durumda yapıldı. Diğer vakalar ise şöyle:

IMF Zambiya'dan banka özelleştirmesi istedi fakat bunu reddeten ülke, açlık ve dahada çoğalan borçlarla yüzyüze bırkıldı

Senegal fındık işletmesinin özelleştirilmesini reddettiği için borçlarının silinmesi reddedildi.

Gana'ya petrol fiyatlarının yükseltilmesi ve ek vergilerin konulması bildirildi.

Ruanda bütçe açığını engellemek için sosyal harcamalarını kesmek zorunda kaldı.

Jubilee araştırma ekonomisti Romilly Greenhill şöyle diyor " kamu harcamalarını kesmeyi, yastık altındaki paraları vermeyi ve memurların ücret kesintilerini reddettikleri için, umutsuzca, fakir ülkelerin borç rahatlatılması reddediliyor. Zenginlere vergi indirimi sağlamak için ABD de devasa bütçe açıkları oluşurken, dünyanın en fakir ülkelerinden Ruanda'nın, , bütçe açığı nedeniyle bütçe rahatlatma programının reddedilmesi tam anlamıyla bir ironidir". Dolayısıyla herkes savaşa karşı,borçlara karşı ve kaptalizmin neden olduğu yıkımlara karşı Evian'daki zireve protestolarını desteklemeli. Eski ticaret sekreteri olan Stephen Byers, sekreter olduğu dönemde uyguladığı kendi politikalarını eleştiryor. Şimdi o üçündü dünya ülkelerinin ekonomilerinin çok uluslu şirketlere açılmasının tam bir felaket olduğunu söylüyor.

Byers Afrika ziyareti sonrası fikirlerinin tamamen değiştiğini ve değişmesi gereken politikaların sonuçlarını ilk elden görünceye kadar, bu tartışmaların tam anlamıyla farkında olmadığını söyledi. Byers söyle devam etti, "1945'ten bu yana uluslararası ticaret süreci şunu gösterdi ki dizginsiz global market, fakirlikte çaresiz kalıyor ve ticaret serbetleşmesi büyük riskler ve çok nadiren istenilen sonuçlar getiriyor".Byers'taki bu değişimin nedeni Beyazsaray'dan ve ticari politika uzmanlarının argümanlarından uzak durması oldu. 1999 da Byers Seattle'da dünya ticaret konuşmasında, İngiliz delegasyonun lideri iken, bugün bu tür politikalara sırtını dönen kitlelerin bir parçası haline geldi. Aynı şekilde, Joseph Stiglitz şubat 1997- 2000 arasında Dünya Bankası'nın kıdemli bir başkanıyken, geçen yıl kapitalizmin küreselleşmesine ve bunu takip eden kurumlarına karşı keskin saldırılarda bulundu. Byers'ın yorumları Blair'in kabinesinde bulunanlarda küçük bir ideolojik kriz olduğunu, ofisten çıktıkları anda yaptıkları hiçbirşeyden emin olamadıklarını gösterdi.

Antikapitalist; Sayı 24; Haziran 2003

'Dünyada Durum' sayfasına dön
sayfa başına dön