Güncelleme:
26.12.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


'Yaralı kaplan' köşeye sıkıştı

Cem Uzun

ABD Başkan'ı Bush üç buçuk yıl önce Irak'ta "görevin tamamlandığını" duyurmuştu. Ondan önce de Afganistan'da zafer ilan etmişti. Ne var ki Kasım 2006'da, Irak kukla hükümetinin başbakanı Maliki ile Bağdat'ta görüşmeyi bile göze alamadı. Dahası Amman'da iki gün sürmesi planlanan buluşma da bir kaç saatle sınırlandırıldı. Maliki'nin Bush'la buluşmayı kabul etmiş olması bile Irak kabinesinin önemli bir parçası olan Şii Mukteda el-Sadr bloğunun istifa etmesine neden oldu.
Afganistan'da da ABD destekli hükümetin Kabil dışında hiç bir gücü yok. Taliban yükselişte ve Bush Ortadoğu gezisi sonrası Riga'daki NATO zirvesine giderek Letonya ve Estonya gibi küçücük ülkelere Afganistan'a daha fazla asker göndermeleri için yalvarmak zorunda kaldı.
ABD yılda 400 milyar dolarlık silahlanma bütçesiyle dünyadaki toplam silahlanma harcamasının neredeyse yarısını yapıyor. Dünyanın bu en büyük askeri gücünün yaşadığı askeri yenilgilerin ciddiyeti gün geçtikçe ağırlaşıyor. Dahası ABD tarafından desteklenen ve silahlandırılan İsrail, küçücük bir ülke olan Lübnan tarafından yenilgiye uğratıldı.
ABD ve İsrail'in askeri yenilgilerinin önemi ortada fakat 'zafer' ilan etmek için henüz erken.
ABD yönetici sınıfı yenilgiden yenilgiye koşuyor, ama geri çekilmesi de çok zor. Bunun nedeni Afganistan ve Irak işgallerinin, ABD yönetici sınıfı açısından çılgın bir maceradan ibaret olmamasıdır. ABD, Afganistan ve Irak'a saldırarak zayıflayan ekonomik gücünü askeri üstünlüğünü kullanarak yeniden artırmayı umut etmişti. ABD ekonomisi şu anda Avrupa Birliği ekonomisiyle ancak aynı büyüklüğe sahipken, büyük bir dış (3 trilyon dolar) ve iç borç yüküne sahip. Bu borç yükünü de ancak dev cari ve bütçe açıklarıyla finanse ediyor.
Henry Kissinger gibi bazı Amerikan şahinleri hâlâ ABD'nin Irak'ta kaza-nabileceğini iddia ederken çekilme senaryoları daha fazla konuşulur oldu. ABD'nin Afganistan ve Irak'tan çekilmesi, Vietnam sonrasında olduğu gibi bu kez bir 'Irak sendromu' yaratarak başka alanlarda da askeri mevzi kaybına yol açma riskini ortaya çıkartır. Böylesi bir gelişme ABD'yi K. Kore, Venezüella, Rusya ve Çin karşısında zayıflatacaktır. Dolar da bu durumdan nasibini alır. Diğer ülkeler döviz rezervlerini dolar olarak tutmaktan vazgeçerse ABD ekonomisinden bir kaçış tetiklenebilir. Dolayısıyla ABD açısından Irak'tan çıkış hem askeri hem de ekonomik alanda büyük riskler barındırıyor.
ABD'de her ne kadar Demokratlar, savaş karşıtı bir görüntü ile ara seçimleri kazanmış olsalar da yönetici sınıf açısından kabul edilebilir bir 'çıkış stratejisi' geliştiremiyorlar.
Her kaybeden kumarbaz gibi ABD de bahsi ya iki katına çıkartma ya da oyundan çekilme seçeneği ile karşı karşıya. ABD egemenleri Vietnam'da savaşı kaybetmeye başladıklarında, Tayland ve Kamboçya'yı işgal ettiler. Kissinger'ın ifade ettiği gibi 'taş devrine geri götüren' bir şekilde Kamboçya'yı bombaladılar. Daha sonra en az üç milyon Kamboçyalı'nın öldürülmesinin sorumlusu olan Pol Pot rejimini desteklediler.
ABD nihai olarak Irak'tan çıkmaya zorlanabilir. Ancak bu yine dünya çapında savaş karşıtı mücadeleye bağlı olacaktır. Ancak o güne kadar ABD egemenlerinin İran veya Suriye'ye saldırması yada bu işi İsrail'e yaptırması gibi çok gerçek bir riskle karşı karşıyayız.
ABD egemen sınıfının karşı karşıya olduğu her iki seçenek de -askeri müdahaleleri arttırma yada geri çekilme- Türkiye gibi bölgesel güçlerin önemi artıracaktır. Türkiye yönetici sınıfı içinde bölgeye yönelik daha yayılmacı hedefleri olan kanadın eli güçlenecektir. Bununla birlikte bölge ülkeleri arasında savaş çıkma riski de azımsanmayacak ölçüde artmış durumdadır.
Bu nedenle dünya savaş karşıtı hareketi, zayıf ve yaralı ABD yönetici sınıfının buna benzer askeri maceralara soyunmasını engellemek gibi çok hayati ve yeni bir görev bekliyor.
Türkiye'de ise yönetici sınıf bölgeye yönelik yayılmacı emellerini Kürt sorunu kullanarak inşa ediyor. Tam da bu nedenle sınır içi ve sınır ötesi operasyonlar, ateşkes sürecinin arzu edilen sonuçları sağlaması vb konular savaş karşıtı hareketin üzerinden atlayamayacağı gündemlerdir.

'Türkiye'de durum' sayfasına dön
sayfa başına dön


 
gazete arşivine git kütüphane